Edremit’e doğru yola çıkmadan önce planladığım rota üzerinde Babakale yoktu aslında. Bir yemek sırasında arkadaşımın Kaz Dağları ‘na gideceğimi duyunca “oralara kadar gitmişken Babakale’ye de uğra” önerisi üzerine gitmeye karar verdim. Bu küçük köyün en önemli özelliği Asya kıtasının en batı noktası olması. Bu bilgi Babakale ‘yi rotaya almak için yeterli oldu zaten. Bazılarınızın “bunu yeni mi öğrendin, ayıp!” dediğini duyar gibi oluyorum ama bilmemek ayıp değil, gitmemek ayıp diyerek yazıma devam ediyorum.
Babakale, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy. Biga Yarımadası’nın en uç noktası diyebiliriz. Edremit’ten yaklaşık 90 km. Sahilden gitmeye karar verirseniz yol üstünde Asos’a da uğrayabilirsiniz. Yolun Adatepe’den sonraki kısmı, yani yaklaşık yarısı tek şerit gidiş-geliş, virajlı ve dar bir yol. Özellikle Asos’dan sonrasının biraz yorucu olduğunu itiraf etmeliyim, neyse ki sakin ve keyifli. Önce ormanın içinden, sonra sol tarafınıza ormanı, sağ tarafınıza denizi alarak Babakale’ye ulaşıyorsunuz. Yolda manzara çok güzel, hatta bir tepenin manzarısını o kadar beğendim ki, yolun kenarına çadır kurmayı bile düşündüm.
Babakale hakkında
Tarihi kısaca şöyle; denizden geçen Osmanlı gemilerinden birindeki dini bir önder olan Bektaşi Sultan Baba vefat ettiğinde bu bölgeye gömülüyor. Denizciler de buraya Baba Burun diye isim veriyorlar. Ardından bölge halkını korsanlardan korumak için bir kale yapılınca isim Babakale olarak kalıyor.
Köye vardığınızda kalenin ön tarafında görünen meydana ulaşıyorsunuz. Bu alan şu an otopark gibi kullanılıyor. Köyü ziyaret edenler ve turist otobüsleri buraya park ediyor. Burası aynı zamanda kalenin giriş kapısı. Buradan liman 50 adım, kale 10 adım, köyün içi ise sadece 20 adım. Babakale benim tahmin ettiğimden küçük olduğunu arkasındaki tepeye çıkınca daha net gördüm. Adı köy ama garip bir yerleşimi var. Popüler olması ile birlikte limanın arka tarafında apartmandan bozma otellerin ve binaların kondurulduğu, bana sorarsanız güzel olmayan bir yapılaşma var. Açık konuşmak gerekirse, ben biraz hayal kırıklığına uğradım.
Babakale, 1 kalesi, 5 otel/pansiyonu, 3 çay bahçesi, tek barı, bir de limanı olan oldukça küçük bir yer. Tüm köyü 1-2 saat içinde gezmek mümkün. Kalmaktan ziyade, uğrayarak kaleyi görmek ve Asya kıtasının en batı noktasında durabilmek için gelinmeli. Bayram olduğu için tüm oteller doluydu ama gidecekleri uyarayım; 2 geceden fazla kalırsanız sıkılabilirsiniz. 1 gece bile yeter bence. Tabii zevkler ve renkler tartışılmaz. Köyde plaj veya kumsal da yok. Bunun için yaklaşık 6-7 km gerideki Akliman’a gitmelisiniz.
Babakale ‘de ne yapılır?
- Çay bahçeleri çok ucuz, denize karşı bir Türk Kahvesi bana çok iyi geldi.
- Köyün biraz daha iç kısımlarına girerek eski evleri ve sokakları fotoğraflayabilirsiniz
El yapımı olan ve aile geleneği ile üretilen Babakale bıçaklarından almak lazım. Sapları boynuz veya ağaçtan, kılıfı ise deriden yapılıyor. Üstünde ise yine el yapımı, şık desenleri var. Eskiden 18 bıçak dükkanı varmış, şu an malesef bir tane kalmış.- Köyün arkasında bulunan kekik kaplı tepeler sebebi ile hayvansal ürünlerin lezzeti bir başka güzel. Özellikle %80 koyun, %20 keçi sütü ile yapılmış ezine peynirinden almayı ihmal etmeyin. Kekik, kekik suyu, zeytin, zeytinyağı vs. çok lezzetli.
- Balık yemeden dönmek olmaz. Keşif gezisinden sonra akşam manzaraya karşı yemek yemek lazım. Deniz mahsüllerinin çok güzel olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Kalamar Dolması, Kırlangıç Balığı, Karides Tatlısı gibi özel lezzetleri var. Sinarit, Levrek, Mercan ve Karagöz bölgenin en lezzetli balıkları.
- Ve tabii ki kale gezilecek…
Köy gibi kale de çok büyük değil, 15 dakikada her tarafını gezebilirsiniz. Kare şeklinde yapılmış ve 4 tane burcu var. Kaleden tüm Babakale Köyü’nü ve limanını tepeden görebiliyorsunuz. Köy kısmını bilemeyeceğim ama Ege’ye bakan tarafın uçsuz bucaksız manzarası gerçekten çok seyre değer. Benim gibi rüzgar seven biri için sürekli esiyor olması da ayrıca zevkli.
Kale, aşağıdaki fotoğraflarda da görebileceğiniz gibi restore edilmiş durumda. Asya kıtasının en batı noktası olmasının ötesinde aynı zamanda şöyle özellikleri var;
- Osmanlı’nın inşa ettiği en son kale (bayağı ilginç bir bilgi bence)
- Kalenin yapılış amacı köyü halkını Frenk korsanlarının saldırılarından korumak
- Kaleyi ülkenin muhtelif yerlerinden toplanıp getirilen mahkumlar inşa etmiş
- Kalenin bitirilmesinin ardından mahkumlar azad edilmiş ve özgürlüklerine kavuşmuşlar
- Osmanlı Donanması için önemli bir liman, buradan su ve erzak alıyorlarmış
- Kalenin içinde şu an sadece temelleri kalmış olan birkaç ev ve camii var
- Kaynaklara göre yapım tarihi 1725
Babakale ‘de nerede Kalınır?
Benim önerim Babakale’de kalmanız olmayacak malesef. Babakale’ye gelmeden 5-6 km. önce ana yoldan deniz tarafına doğru ayrılarak inebileceğiniz Akliman ‘da kalmanızı öneriyorum. Konumuna şuradan ulaşabilirsiniz. Çok zevkli tasarlanmış, son derece samimi butik otel/pansiyonlar var. Manzaraları harika ve doğa ile içiçe. Özellikle Altınkum Motel’e uğramanızı, bahçesinde manzaraya karşı yemek yemenizi öneririm. Fiyatlar da Babakale ‘ye göre çok daha uygun.
Bana gelince…. aslında o gece bir otelde kalmaya niyetlenmiştim ama bayram dolayısı ile boş yer bulmayınca yine özüme döndüm. Hiçbir otelde göremeyeceğiniz kadar denize yakın olan, dört tarafındaki pencerelerinden denizi, dağları, kumsalı ve yıldızları izlediğim aşağıdaki odamda kaldım 🙂
Yukarda konumunu verdiğim koyda sorunsuz çadır kurulabiliyor. Akliman sakin bir yer olduğu için bayram olmasına rağmen akşam 19:00’dan sonra sahilde kimse kalmadı. Ben de keyfini çıkardım.
Bayram tatilinin en güzel gecelerinden biriydi.
————-
Babakale’den kalma küçük bir anı;
Sabah kalktığımda çadırdan çıkıp denize girdim. Çıktığımda biri elinde 2 bardak çay ile yaklaştı, “günaydın” dedi, “günaydın” dedim.
– tek olduğunu farkettim, kahvaltı etmemişsindir diye sana da çay getirdim, biz de şu ileride kamp kurduk, karnın aç ise kahvaltıya da buyur
– çok naziksiniz, teşekkürler, harika bir sürpriz oldu bu
– rica ederim, neredensin?
– İstanbul, siz?
– Akçay ama kalabalık yüzünden kendi yaşadığımız yerde denize bile giremedik, o yüzden buraya gelip kamp kurduk, adım atacak yer yoktu
…demesiyle ikimizde gülmeye başladık.
Bu blog ne kadar yaşar bilmiyorum ama şehirde yaşayanların tam anlamı ile vahşi bir şekilde tatil yerlerini perişan ettiği tatil olarak “2016 Ramazan Bayramı” kayıtlara geçsin.
NOT:
Babakale’ye geldiğinizde Babakale Muhtarlığı tarafından size Babakale’yi ziyaret ettiğiniz için ve Asya’nın bittiği yere geldiğinizi belgelemek için bir sertifika veriliyor. Bu sertifikadan dünyada sadece iki yerde veriliyor. Biri Babakale’de diğeri ise Portekiz’de Avrupa’nın bittiği yer olmasıyla ünlü Capo da Roca da.
Babakale Sertifikası Capo da Roca’da verilenden daha anlamlıdır. Çünkü Babakale’deyseniz 44 Milyon km metrekare lik alanı ile dünyanın en büyük kıtasının bittiği yerdesiniz demektir. Siz denize doğru ellerinizi açtığınızda bilirsiniz ki o an sizin arkanızda dünya nüfusunun %60 durmaktadır.
Anlık videolar, fotoğraflar için instagram.com/tekbasinadaolur adresini takip etmeyi unutmayın;