Şehirlerarası yollarda hepimiz yol üzerindeki çeşmelere denk gelmişizdir.  Bölgede yaşayanlar tarafından yapılmış bu dinlenme alanlarını çıkar gözetmez. Amaç yolda olana fayda sağlamaktır. Bazen çeşmeye küçük bir çardak veya derme çatma bir masa eşlik eder. Bugüne kadar dağ yollarında bu tip çeşme ve çardaklara çok rastladım. Oturup dinlendiğim, yemek yediğim oldu. Aynalı Çeşme ‘de onlardan biri.

Özellikle ilk yola çıktığım zamanlarda bu çardakları gördükçe “kim uğraşmış bunu yapmış buraya? Neden yapmış ki?” diye sorduğum zamanlar da oldu. Gezerken bu tip alanlardan çok faydalandım, hatta bazılarını çekip yazılarımda paylaştım. Kullandıkça hem faydasını, hem de güzellğini daha iyi anladım. Yalnız Mudurnu ‘da gördüğüm bu Aynalı Çeşme‘yi sizlerle özellikle paylaşmak istedim.

Aynalı Çeşme

Bolu – Mudurnu taraflarında bir dağ yolunda ilerliyordum. Hava sıcaktı ve suyum hem ısınmış, hem de azalmıştı. Bir çeşmeye denk gelsem de, soğuk bir su içsem diye aklımdan geçiriyordum. Birkaç kilometre sonra yol üstünde şöyle bir yer gördüm;

İlk önce bir ormancının veya çobanın kulübesi sandım. Önündeki çeşmeyi görünce “termosu falan doldurup, rahatsız etmeden devam ederim” diye düşündüm. Arabadan inip, önüne geldiğimde buranın bir kulübe değil, özenle yapılmış çardak olduğunu gördüm. Manzara aşağıdaki gibiydi.

Açık alanda, içinde bir sürü alet ve eşya olan bir yer. Birine mi ait acaba diye anlamaya çalışıyordum.  Burada dinlenmek ve yemek için gerekli herşey vardı. Gelenlerin faydalanması için yapılmış bir çardak olduğunu içindeki yazıyı görünce anladım.

Aynalı Çeşme’ye hoşgeldiniz, nasıl bulmak istiyorsanız bırakın…

Daha önce de çeşme başlarında çardaklar vs.. görmüştüm ama bu şekilde bir yere hiç rastlamamıştım. Dağın başında bu kadar temiz ve bakımlı bir yer ilk defa görüyorum.

Buraya gelenlerin de desteği ile harika bir yaşam alanı haline gelmiş. Bırakın ihtiyacınız olan herşeyin raflara dizilmiş olmasını, bir de süslemişler.  Buraya her gelen birşey eklemiş üstüne. Sobası, semaveri, mangalı var. Izgara, tuz, biber, maşa, bardaklar, temizlik için detarjan, el süngeri bile var. Kilim ve halı ve çiçekler ile süslenmiş her yeri. Kültablasına kadar düşünülmüş. Hatta bazı tabakların içinde domates, biber vardı. Bununla da kalmamış tuvaletini bile yapmışlar.

Kimse gelip zarar vermemiş, birşey çalmamış, yıkmamış. Her gelen almak yerine, birşey bırakarak sonraki misafire hazırlamış. Açık alanda olan bir yer için oldukça temiz bırakılmış. Şehir içinde böyle bir yer olduğunu düşünsenize 🙂

Bu paylaşım geleneği, ortak kullanım adabı ve kültürü malesef pek yok artık. Sahillerin, tatil beldelerinin, kamp yerlerinin pisliğinden, doğayı kirletenlerin aslında şehirde yaşayan insanlar olduğunu görüyorum. Burası Bolu – Mudurnu yakınların bir yer köy yolu ve güzellik ortada. Başka söyleyecek birşey var mı?

Sadece çeşme ve çardakları değil, doğada gittiğiniz yeri en kötü ihtimalle bulduğunuz gibi bırakın.

iyi yolculuklar…